KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), akciğerleri sessizce ve yıllar içinde tahrip eden, sinsi ilerleyen bir hastalık olarak tanımlanıyor. 19 Kasım Dünya KOAH Günü kapsamında uyarılarda bulunan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cemal Asım Kutlu, özellikle sigara içenlerin bu hastalığa karşı son derece dikkatli olması gerektiğini belirtiyor.
Prof. Dr. Kutlu’nun ifadesine göre, Türkiye’de KOAH tanısı alması gereken çok sayıda hasta henüz tanı almamış durumda. “Sistem, her sigara içeni KOAH’lı kabul ediyor” diyen Kutlu, KOAH’ın sadece solunumla ilgili değil, aynı zamanda akciğer kanseri gelişimi açısından da önemli bir risk faktörü olduğunun altını çiziyor.
İçindekiler →
KOAH, akciğerlerdeki hava yollarının daralması ve hava keseciklerinin hasar görmesiyle ortaya çıkan kronik bir hastalık. Ancak işin daha da çarpıcı tarafı, bu yapısal hasarın aynı zamanda akciğer kanseri için uygun bir zemin oluşturması. Prof. Dr. Kutlu bu durumu şöyle özetliyor:
“Bir kişi 30 yıl boyunca sigara içmiş ve akciğer filmi temiz çıkmış olabilir. Ama bu, riskin olmadığı anlamına gelmez. Çünkü bu hastalık röntgende görülmez. KOAH ve akciğer kanseri sıklıkla aynı zemin üzerinde, paralel şekilde gelişir.”
Bu açıklama, özellikle “Sigara içiyorum ama filmim tertemiz çıktı” diyen bireyler için büyük bir uyarı niteliği taşıyor. Çünkü KOAH belirtileri bazen çok geç fark edilebiliyor ve bu da tanının gecikmesine yol açıyor.
KOAH’ın erken evrelerde belirlenmesi, hem hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak hem de kanser gibi daha ciddi komplikasyonların önüne geçmek için büyük önem taşıyor. Prof. Dr. Kutlu, basit bir solunum testiyle KOAH’ın teşhis edilebileceğini ve bu testin özellikle sigara içen bireylerde mutlaka yapılması gerektiğini söylüyor.
Bu test sayesinde akciğerlerdeki küçük hava yollarında başlayan patolojik değişiklikler tespit edilebiliyor. Kutlu, “Erken teşhis sayesinde hem tedaviye erken başlanabiliyor hem de yaşam kalitesi korunabiliyor” diyor.

KOAH’ın alt grubu olan kronik bronşit hastalarında uygulanan balon tedavisi, son yıllarda dikkat çeken destek yöntemlerinden biri. Bu işlemde bronkoskopi yoluyla hava yollarına giriliyor ve mukozada oluşan daralma mekanik olarak genişletiliyor.
Prof. Dr. Kutlu, bu yöntemin özellikle salgı birikimi ve ödem nedeniyle solunumu daralan hastalarda hızlı ve etkili sonuç verdiğini belirtiyor. Yaklaşık bir saat süren bu işlem, donanımlı merkezlerde düşük riskle gerçekleştirilebiliyor. Ancak, tedaviden maksimum verim alınabilmesi için hastanın sigarayı tamamen bırakmış olması gerekiyor.
Balon tedavisi, sadece semptomları azaltmakla kalmıyor. Eğer hastada akciğer kanseri gelişmişse ve cerrahi düşünülüyorsa, bu tedavi cerrahinin başarı oranını da artırabiliyor. KOAH’lı bireylerde solunum rezervi düşük olduğu için cerrahi her zaman riskli kabul edilir. Ancak balon tedavisi sonrası hastanın solunum fonksiyonlarında yaşanan iyileşme, bu riskleri azaltabiliyor.
KOAH’ın ve akciğer kanserinin en büyük ortak noktası: sigara kullanımı. Sigara içen herkesin bu hastalıklar için potansiyel bir aday olduğunu söylemek abartı değil. Prof. Dr. Kutlu, “Sigara içen bireylerin KOAH’a yakalanmama şansı çok düşük. Bu nedenle önleyici yaklaşım şart” diyor.
Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da bazı alışkanlıkların bağışıklık ve akciğer sağlığı üzerindeki etkileri. Örneğin, Kahve mi, Antibiyotik mi? Bilim İnsanlarından Beklenmedik Uyarı başlıklı haber, yaygın tüketilen ürünlerin akciğer direncini nasıl etkileyebileceğine dair ilginç veriler sunuyor.
Tedavi seçenekleri her geçen gün gelişiyor olsa da, KOAH’la mücadelede en etkili silah hâlâ sigarayı bırakmak. İlaç tedavileri, inhaler cihazlar ve balon tedavisi gibi girişimler elbette faydalı. Ancak temel risk faktörü ortadan kalkmadıkça, hastalığın gerilemesi çok zor.
Bu yüzden uzmanlar, sigarayı bırakmış hastalarda tedavi sürecinin çok daha etkili ilerlediğini belirtiyor. Sadece KOAH değil, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon ve kanser gibi diğer kronik hastalıkların gelişimi açısından da sigarayı bırakmak belirleyici bir rol oynuyor. KOAH’la mücadelede en güçlü adım farkındalıkla başlıyor. Sigaranın bıraktırılması, erken tanı ve doğru tedaviyle yaşam kalitesini yükseltmek mümkün. Çünkü sağlık ihmale gelmez.