İçindekiler →
Dünyada her gün milyonlarca insan, sessiz ama yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bir sorunla karşı karşıya: baş ağrısı. Özellikle migren, artık sadece geçici bir rahatsızlık değil; uzmanlara göre bu durum, küresel ölçekte bir halk sağlığı krizine dönüşmüş durumda. Avustralya’daki La Trobe Üniversitesi ve Western Health iş birliğiyle yürütülen, Cell Reports Medicine dergisinde yayımlanan kapsamlı araştırma, baş ağrılarının dünyadaki en yaygın ve en “engellilik yaratan” sağlık sorunlarından biri olduğunu ortaya koydu.
Araştırmada 1990–2021 yılları arasındaki Küresel Hastalık Yükü (GBD) verileri incelendi ve 204 ülke ile bölgeye ait veriler analiz edildi. Sonuç çarpıcıydı: dünya genelinde yaklaşık 2,8 milyar insan aktif olarak baş ağrısı problemi yaşıyor. Bu sayı, her üç kişiden birinin hayatının bir döneminde bu rahatsızlıktan etkilendiği anlamına geliyor.
Uzmanlara göre modern yaşam tarzı, bu yükselişin en büyük sebeplerinden biri. Uzun çalışma saatleri, ekran karşısında geçirilen zamanın artması, hareketsizlik, düzensiz uyku alışkanlıkları, aşırı kafein ve alkol tüketimi migreni ve diğer baş ağrısı türlerini tetikliyor.
Araştırmanın dikkat çekici bir diğer sonucu ise kadınların erkeklere kıyasla daha fazla baş ağrısı yaşadığı yönünde. Özellikle 30–44 yaş arası kadınlar, hem hormonal değişiklikler hem de yoğun iş ve aile sorumlulukları nedeniyle baş ağrısına daha yatkın bir grup olarak öne çıkıyor. Yüksek gelirli ülkelerde yaşayan bireylerde de baş ağrısının daha sık görülmesi, stres ve şehir yaşamının getirdiği baskıyla ilişkilendiriliyor.
Pandemi de bu tabloya yeni bir katman ekledi. Covid-19’a yakalanan birçok kişi, hastalıktan aylar sonra bile kronik baş ağrısı şikayetleri bildirdi. Aşılamalar sonrasında da geçici migren benzeri baş ağrıları görüldü. Araştırmacılar, pandeminin baş ağrısı ve migren sıklığı üzerindeki uzun vadeli etkilerini anlamak için hâlâ çalışmalar yürütüyor.
Migren, sadece bir ağrıdan ibaret değil. Şiddetli ışık ve ses hassasiyeti, mide bulantısı, konsantrasyon güçlüğü gibi semptomlarla birlikte kişinin sosyal ve profesyonel yaşamını doğrudan etkiliyor. Kronik migren hastaları, ayda 15’ten fazla gün bu tür belirtilerle mücadele ediyor.

| Tetikleyici Faktör | Etkisi |
|---|---|
| Stres | Beyin damarlarını etkileyerek ağrıyı başlatır |
| Uykusuzluk | Sinir sistemi dengesini bozar |
| Kafein ve Alkol | Beyin kimyasallarında dalgalanma yaratır |
| Hormonal Değişimler | Özellikle kadınlarda migreni tetikler |
| Uzun Ekran Süresi | Göz ve boyun kaslarında gerginlik oluşturur |
Araştırmanın baş yazarı Prof. Dr. Tissa Wijeratne, modern tıpta önemli ilerlemeler olmasına rağmen kalıcı risk faktörlerinin hâlâ ortadan kaldırılamadığını belirtiyor. Migren tedavisi artık sadece ağrıyı kesmekten ibaret değil; kişiye özel planlar, beslenme düzenlemeleri, stres yönetimi ve fiziksel aktivite programlarıyla destekleniyor. Ayrıca, tıpkı Kanser Teşhisinde Yeni Dönem: Galleri Kan Testi ile Erken Tanı Umudu haberinde olduğu gibi, erken tanı ve yenilikçi yaklaşımlar sağlık alanında yeni bir dönemi başlatıyor.
Ayrıca son yıllarda geliştirilen nöromodülasyon cihazları ve CGRP inhibitörleri gibi yeni tedavi yöntemleri, migrenin şiddetini azaltmada umut verici sonuçlar veriyor.
Prof. Wijeratne, baş ağrılarının küresel sağlık gündemlerinde yeterince yer bulamadığını, oysa bunun ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurguluyor:
“Baş ağrısı sadece bir ağrı değil, üretkenliği düşüren, sosyal izolasyona yol açan ve ekonomik kayıplara neden olan bir halk sağlığı krizidir. Bunun farkına varmalı ve buna göre sağlık yatırımları yapılmalı.”
Uzmanlar, her ülkenin kendi sağlık politikalarına baş ağrısı yönetimini entegre etmesi gerektiğini belirtiyor. Bunun için farkındalık kampanyaları, erken tanı merkezleri ve topluma yönelik eğitim programları büyük önem taşıyor. Özellikle stres yönetimi ve uyku hijyeni konularında bilinçlenme, baş ağrısının önlenmesinde en etkili adımlardan biri olarak gösteriliyor.
Migren ve diğer baş ağrısı türleri, artık kişisel bir rahatsızlıktan çok daha fazlası. 2,8 milyar insanın etkilendiği bu durum, dünya çapında iş gücü kaybı, yaşam kalitesinde düşüş ve ekonomik maliyetler anlamına geliyor. Uzmanlara göre çözüm, erken teşhis, kişisel farkındalık ve sağlık sistemlerinde önleyici politikaların ön plana çıkarılmasında yatıyor. Uzmanlara göre migrenle mücadelede en önemli adım, erken tanı ve kişisel farkındalık. Düzenli uyku, dengeli beslenme ve stres yönetimi, migrenin kontrol altına alınmasında büyük fark yaratabiliyor. Küresel sağlık politikalarının bu konuda daha proaktif hale gelmesi ise hayati önem taşıyor.