İçindekiler →
Portekiz’de sağlık sistemi son yılların en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Kadın doğum ve jinekoloji acil servislerinin sık sık kapanması, anne adaylarını büyük bir riske sürüklüyor.
Ulusal Tıbbi Acil Durum Enstitüsü (INEM) verilerine göre, 2025 yılının ocak ayından eylül ortasına kadar 32 bebek ambulanslarda dünyaya geldi.
Bu rakam 2023’te 18, 2024’te ise 28 olarak kaydedilmişti. Sadece iki yılda bu oranın neredeyse ikiye katlanması, ülkenin sağlık sisteminde alarm zillerini çaldı.
Krizden en çok etkilenen bölge, Lizbon’un güneyinde yer alan Setúbal Yarımadası oldu.
Barreiro, Setúbal ve Almada hastanelerinde doğum servislerinin sık sık kapalı kalması, bölgedeki anne adaylarının hastaneye ulaşamadan doğum yapmasına neden oluyor.
Yerel itfaiye ekipleri, bu süreçte hamile kadınların taşınmasında aktif rol alıyor. Ancak bu doğumların bir kısmı, yolda veya ambulans içerisinde gerçekleşiyor.

Moita Gönüllü İtfaiye Birimi Başkanı Pedro Ferreira, durumun endişe verici boyutlara ulaştığını açıkladı.
Ferreira, “Şimdiye kadar 15 ambulans doğumuna katıldık. Bu, arzuladığımız bir rekor değil, hatta hiç istemediğimiz bir şey,” dedi.
Bir vakada Barreiro Hastanesi’nin kapalı olması nedeniyle doğumu otoyoldaki bir dinlenme tesisinde gerçekleştirdiklerini anlattı.
“Burası kontrolsüz bir ortam ve doğum sırasında komplikasyonlar meydana gelebilir. Biz kadın doğum uzmanı değiliz, öyle değil mi?”
Bu ifadeler, ambulans personelinin sınırlı donanıma rağmen hayat kurtarmak için gösterdiği çabayı ve aynı zamanda sistemdeki eksiklikleri gözler önüne seriyor.
INEM verilerine göre, sadece ambulans doğumları değil, genel olarak hastane dışı doğumlar da artışta.
2022’de 169 doğum
2023’te 173 doğum
2024’te 189 doğum
2025’in ilk dokuz ayında 150’nin üzerinde doğum
Bu veriler, yıl sonunda rekor seviyelere ulaşabileceğine işaret ediyor.
Uzmanlara göre bu durumun en temel nedenleri şunlar:
Portekiz Sağlık Bakanı Ana Paula Martins, parlamentoda yaptığı konuşmada Setúbal Yarımadası’ndaki üç hastanenin “çok zor durumda” olduğunu doğruladı.
Martins, “Acil servislerdeki sıkıntıların ancak bölgeye yeni bir anne ve çocuk hastanesi yapılmasıyla çözülebileceğini” belirtti.
Yeni hastanenin ihalesi 2026 yılında yapılacak, ancak inşaatın tamamlanması iki ila üç yılı bulacak.
Bu da en erken 2028’e kadar mevcut krizin devam edebileceği anlamına geliyor.
Ambulans ekipleri, özellikle Tagus Nehri’nin güney yakasında sürekli artan doğum çağrılarıyla karşı karşıya.
Ekipler, doğum anında tıbbi desteğin sınırlı olması nedeniyle büyük stres altında görev yapıyor.
Pedro Ferreira, “Bazı durumlarda anne ya da bebekte komplikasyon gelişiyor. Bu nedenle doğumhanelerin açık olması hayati önem taşıyor,” diyerek durumu özetledi.
Yerel halk ve sivil toplum kuruluşları, hükümetin sağlık sistemine yeterince kaynak ayırmadığını savunuyor.
Setúbal ve çevresinde yaşayan vatandaşlar, sosyal medyada “doğumhaneler açılsın” etiketiyle kampanyalar başlattı.
Birçok kişi, anne adaylarının otoyolda, ambulans içinde veya itfaiye istasyonlarında doğum yapmak zorunda kalmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Portekiz Kadın Doğum Derneği’nden Dr. Helena Sousa, bu doğumların sadece sağlık sistemi zafiyeti değil, aynı zamanda anne ve bebek sağlığı için ciddi bir tehdit olduğunu belirtti.
“Ambulanslar steril değildir, gerekli ekipman sınırlıdır. Bir komplikasyon geliştiğinde müdahale imkânı neredeyse yoktur,” dedi.
Sousa’ya göre doğum sırasında bebekte oksijen yetersizliği, annenin kan kaybı ya da tansiyon düşüklüğü gibi acil durumlar ambulans ortamında ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Uzmanlar, bu tür olayların önlenebilmesi için birkaç acil çözüm önerisinde bulunuyor:
2025’in ilk dokuz ayında ambulanslarda gerçekleşen 30’dan fazla doğum, Portekiz sağlık sisteminde derinleşen bir krizi gözler önüne seriyor.
Anne adaylarının güvenle doğum yapma hakkı, hastane eksiklikleri nedeniyle büyük risk altında.
Yetkililer uzun vadeli çözümler vaat ederken, her geçen gün bir annenin hastaneye ulaşamadan doğum yapması ülke için ciddi bir vicdani sorgulamayı da beraberinde getiriyor.